Published on Ekim 25th, 2020
0ESP: Dönemin parolası faşizmi yenmektir
ESP Parti Meclisi Sonuç Bildirgesi yayınlandı. Faşist saray rejiminin yönetememe krizine içeride ve dışarıda yürüttüğü savaş ve işgal saldırılarıyla çıkış aradığı değerlendirmesinin yapıldığı sonuç bildirgesinde “Her sokakta, her mahallede, her kentte faşizme karşı politik özgürlüğü kazanmanın sorumluluğuyla karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Tarihin çağrısı; bugün faşist saray rejimine karşı mücadeleyi büyütmek, antifaşist birlikleri kurmak ve faşizmi yenmektir” ifadelerine yer verildi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) İstanbul’da 16 Ekim’de gerçekleştirdiği Parti Meclisi’nin sonuç bildirgesini paylaştı. ESP ve HDP başta olmak üzere bütün devrimci-demokratik güçlere gerçekleştirilen saldırılara karşı mücadele kararlılığının dile getirildiği toplantının sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaya karar veren ESP PM, “Faşist saray rejiminin yönetememe krizine karşı çıkış arayışları aynı zamanda savaş ve faşist saldırganlık politikalarını yükselterek ömrünü uzatmaya çabaladığı” değerlendirmesinde bulundu.
Rojava ve Başur Kürdistan’ında savaş ve işgalin yükseltildiği, Doğu Akdeniz, Azerbaycan-Ermenistan, Libya ve İdlib’de de savaşa dayalı bir çıkış örgütlendiği belirtilen sonuç bildirgesinde, “Bugünden yarına yan yana yürümekten onur duyduğumuz Kürt özgürlük güçleriyle, emekçi sol hareketle, faşizme karşı mücadele etmek isteyen dinamiklerle yerellerde antifaşist birlikleri kurmak, adalet ve özgürlük için fiili meşru mücadele zemininde yan yana gelmek, eylem birliklerini duruma müdahale eden örgütlenmelere dönüştürmek zorundayız” ifadeleri kullanıldı.
“İşçi sınıfı ve ezilenler, onun örgütlü ve öncü güçleri için dönemin parolası bellidir: Faşizmi yenmek” sözleriyle bitirilen 21 Ekim tarihli ESP PM Sonuç Bildirgesi’nin tamamı şöyle:
‘SAVAŞ ÇIĞIRTKANLIĞI YÖNETEMEME KRİZİNİ BÜYÜTÜYOR’
Faşist saray rejiminin içinde bulunduğu rejim krizi, ekonomik ve siyasi
krizle birlikte her yeni gündemde derinleşmektedir. Faşist saray
rejiminin yönetememe krizine karşı çıkış arayışları aynı zamanda savaş
ve faşist saldırganlık politikalarını yükselterek ömrünü uzatmaya
çabalamaktadır. Rojava ve Başur Kürdistan’da savaş ve işgali
yükseltirken Doğu Akdeniz, Azerbaycan-Ermenistan, Libya ve İdlib’de de
savaşa dayalı bir çıkış örgütlemeye çalışmaktadır. Ancak AKP’nin içerde
ve dışarıda yaptığı savaş çığırtkanlığı krizi daha da büyüten bir rol
oynamak dışında bir sonuç üretmemektedir. Bu nedenle iç siyasette savaş,
işgal ve sömürü düzenine karşı çıkacağını düşündüğü her kesime ve
örgütlülüğe karşı da faşist saldırganlık politikasını uygulamaktadır.
Saray diktatörlüğü; gözaltı ve tutuklama saldırıları, Kürt emekçilerin helikopterden atılması, gözaltındaki kadınlara cinsel işkence saldırıları, MİT tarafından kaçırılan devrimciler ile 90’lı yılların kontra örgütlenmesine geri dönüş, Kobane serhildanı gibi halklarımızın özgürlük isyanlarını cezalandırmaya çalışma, HDP başta olmak üzere emekçi sol hareketi tasfiye etme ve hareketsiz bırakma saldırıları, ezilenlerin direnme kararlılığını sekteye uğratma gibi bir dizi hamle ile kendi krizini öteleme çabasının içindedir. Bu koşullar altında bütün faşist saldırganlığa ve işgalci politikalarına karşı çıkan partimizin son bir ayda peş peşe gözaltı ve tutuklama saldırılarının muhatabı olması tesadüf değildir.
‘PARTİMİZİN ÖNCÜ ÇIKIŞINA SALDIRI’
Kürt halkının özgürlük ve eşitlik mücadelesi ile Türkiye işçilerinin ve
ezilenlerinin mücadelesini birleştirme hattından yürüyen, kadın özgürlük
mücadelesinde erkek egemen devlete karşı yaşamları, bedenleri ve
özgürlükleri için mücadele eden kadınların mücadelesini büyüten, hakkı
gasp edilen, sömürülen işçi sınıfının yanında onunla birlikte mücadeleyi
örgütlemeye çalışan, Suruç-Ankara başta olmak üzere katliamlara karşı
adalet mücadelesini sokak sokak ören, her koşulda sokakta politika yapan
partimizin öncü çıkışı her dönem olduğu gibi bir kez daha faşist saray
rejiminin saldırıları ile karşı karşıyadır.
‘NE POLİS KOMPLOSU NE İHANET, BİZİ ÇİZGİMİZDEN ALIKOYAMAZ’
AKP; gözaltı ve tutuklama saldırıları ile engelleyemediği yürüyüşümüzü
kadrolarımızı tutuklayıp örgütlülüğümüzü dağıtarak, öncüyü tasfiye edip
birleşik mücadeleyi kararsızlaştırarak yapmaya çalışıyor. Bu saldırıları
ilk önce çürümüş bir itirafçının verdiği beyanlara dayandırarak
partimizi kriminalize etme, yoldaşlarımızı tutuklama saldırıları ile
yıldırma, iç ortamımızı demoralize etme, her an saldırı beklentisi ile
saflarımızda belirsizlik yaratma ve içe döndürme hesabı yapıyor. İkinci
saldırı dalgasının merkezinde duran faşizme ve sömürgeciliğe karşı
savaşta ölümsüzleşen devrimcileri, ölümsüzlerimizi uğurlama, anma eylem
ve etkinliklerimizi yargılama konusu yapmaya çalışıyor. Ancak bütün bu
saldırılara karşı on yıllardır bitiremedikleri devrimci irade ve kavga
ısrarımızı aynı inat ve kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz.
İşçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, LGBTİ+ların, Kürt
halkımızın haklı mücadelesinden aldığımız güçle sokakta olmaya, faşizmin
barikatlarından zindanlarına umudu ve direnişi büyütmeye, işkencecileri
inlerinde yenmeye, devrim şehitlerini sahiplenmeye ve onların bıraktığı
bayrağı daha da yükseltmeye devam edeceğiz. Savaş partisi olmanın
yenilgiler, zaferler, kahramanlıklar ve ihanetler barındırdığını hem
kendi parti tarihimizden hem de Türkiye ve Kürdistan devrimci tarihinden
çok iyi biliyoruz.
Elbette tarihi çürüyenlerin, ihanetçilerin, korkakların değil bedel ödeyenlerin, ölümsüzleşenlerin ve direnenlerin yazdığını da iyi biliyoruz. İşte bu yüzden ne polis komplosu, ne ihanet ne de saldırılar sokakta olmaktan, birleşik mücadeleyi büyütmemekten ve fiili meşru mücadele çizgimizden bizi alıkoyamaz.
‘SALDIRILARI SOKAKTA YANITLAMAYI GÖREV SAYDIK’
Faşist saldırganlık ve tasfiye saldırılarının sadece partimize yönelik
olmadığını, emekçi sol hareketi sindirmeyi amaçladığının bilincinde
olarak saldırıları sokakta ve birleşik mücadele zemininde yanıtlamayı
görev saydık. Polis sorgusunda ve adliyede şehitlerimizi savunan,
komploları boşa çıkaran her bir yoldaşımız partimizi ve şehitlerimizi
sahipleneceğini, faşizme karşı mücadele cüreti ve kararlılığını
büyütmeye devam edeceğimizi haykırdı. Bir kez daha sokakta
dostlarımızla, siper yoldaşlarımızla faşizme karşı mücadeleyi büyütme
kararlılığımızı gösterdik, göstermeye devam edeceğiz.
‘TARİHİN ÇAĞRISI FAŞİZMİ YENMEKTİR’
Her sokakta, her mahallede, her kentte faşizme karşı politik özgürlüğü
kazanmanın sorumluluğuyla karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Tarihin
çağrısı; bugün faşist saray rejimine karşı mücadeleyi büyütmek,
antifaşist birlikleri kurmak ve faşizmi yenmektir. Parti Meclisimiz
bulunduğumuz her yerelde antifaşist komiteler kurmak, faşizme karşı
mücadele edenlerle yan yana gelme, somut politik gündemler etrafında
eylem-güç birliklerini yaratma ve bunların sürekliliğini sağlayacak
adımlar atmayı somut görevler olarak belirlemiştir. Antifaşist
mücadelenin gündemleri ise Kürt halkının sömürgeciliğe, inkara ve
asimilasyona karşı mücadelesinde savaşa ve şovenizme karşı mücadeleyi,
erkek egemenliğinin cins kırımına dönüşen politikalarına, işçi sınıfının
hak gasplarına ve yaşadığı azgın emek sömürüsüne karşı mücadelesini
faşizme karşı mücadeleyle birleştiren bir hattan yürütmektir.
‘DÖNEMİN PAROLASI BELLİDİR: FAŞİZMİ YENMEK’
Bugünden yarına yan yana yürümekten onur duyduğumuz Kürt özgürlük güçleriyle, emekçi sol hareketle, faşizme karşı mücadele etmek isteyen dinamiklerle yerellerde antifaşist birlikleri kurmak, adalet ve özgürlük için fiili meşru mücadele zemininde yan yana gelmek, eylem birliklerini duruma müdahale eden örgütlenmelere dönüştürmek zorundayız. Şimdi faşizmi emekçi semtlerden kuşatmak, kent meydanlarında teşhir etmek, fabrikalarda-havzalarda işçilerin haklarını kazanmak, kadın özgürlük mücadelesini erkek devleti yıkana kadar büyütmek zorundayız. Bunun için tüm yoldaşlarımız antifaşist birlikler ve mücadele için bir adım öne çıkacak, tarihsel sorumluluğunu yerine getirmekten çekinmeyecektir. İşçi sınıfı ve ezilenler, onun örgütlü ve öncü güçleri için dönemin parolası bellidir: Faşizmi yenmek.”
(ETHA)