Makaleler

Published on Haziran 3rd, 2024

0

Bir mektup ve bir cevap | Gül Güzel


Alışkanlıklarımın dışında bir tutum ile bu sefer gelen mektuba yazdığım cevabı da ekliyorum. Mektubu gönderen siyasi tutsak Mehmet Çakas, Almanya’nın Celle şehrinde 06.09.2023 – 11.04.2024 tarihleri arasında görülen davada ‘’Kürt ulusunun neredeyse tüm ulusal demokratik hak talepleri; inkarçı ve yok sayıcı terör yaftasına sıkıştırılarak , 34 ay hapis cezasına mahkum edildim. Daha adil ve tarafsız bir tutum/yargı bekliyordum’’ dese de… Ekte Mehmet Çakas’ın duruşma sonrası yazdığı mektup ve benim kendisine yazdığım cevap.

Mayıs 2024, JVA Hannover

Merhaba Gül,

Mart’ın 15 inde gönderdiğin mektubunu yeni aldım. Yoğun olmana bir o kadar da iyi olmana sevindim. Genel gereklilik yanında, zindan direnişçileri ile sürdürdüğün kesintisiz dayanışma ve bunu yaygınlaştırma çabaların için ayrıca iyi olman önemli.

Basından duymuşsundur. Benim mahkeme sürecim tamamlandı. Sonuç ortalama belli olduğundan biz savunma tarafı olarak ulusal ve tarihsel boyutlarıyla haklılığıma odaklandık. Bu açıdan iyi bir sonuç oldu. Gerek hukuki gerekse ahlaki ve vijdani olarak haklılığımızı kabul ettirdik. Karar yürürlükteki malum siyasi kararlar neticesinde bizi şaşırtmadı. Bu arada hukuki süreç AİHM’e kadar sürecek. Mahkemenin son günü son söz verildiğinde 5 saatlik bir özet yaptım. Muhakkak senin de eline geçecektir. Okuyabilirsen fikirlerini öğrenmek isterim.

Mahkeme süreci bitti. Haliyle verilen 34 ayın yarısı da geçti. Mahkeme, savunma, deliller, 1 saatlik yol gel-git derken bayağı yorucu bir süreç oldu. Benim için asıl şimdi bir süreç başlıyor. Önümde 17 aylık deliksiz yoğunlaşma, okuma, yazma süreci var. Sizin kadim deyişinizle, vijdani dara çekmek için önemli bir zaman. Eski bir hocam şöyle derdi ‘’Bugün herhangi bir iyilik yapma imkanların yoksa, bugünü, yarın çok iyilik yapabilecek hale gelmek için değerlendir’’ öyle yapacağım. Çünkü ben ‘’karanlığa küfür edeceğine bir mum yak’’ diyen Konfüçyüs’ün çağlar öncesindeden günümüze hitap ettiğine inananlardanım. Bu arada başta Gülten abla olmak üzere Zindanlardaki özgürlük tutsaklarına gönderdiğin, gönderttiğin her kart, mektubu bir mum olarak görüyorum. Belli ki, sen de benim gibi küfür etmeyi sevmeyenlerdensin. Öncelikle zindan direnişçilerin de olsa da, biz Avrupa’daki siyasi tutsakları da ihmal etmemeni takdir ediyorum. Bizimkisi zindan olmasa sa dayanışma gerekiyor gibi, sanki!

İtiraf edeyim ki, renkli otantik evine imrenerek uzun uzun baktım. Pek ev seven biri değilimdir. Köyde de damda yatmayı tercih ederdim. Ancak ne yalan söyliyeyim o kilimin üzerinde ayaklarımı uzatarak demli bir çay içesim gelmedi değil. Eline sağlık. Güzel ortam yapmışsın.

Umarım ilerde kitabını okuma imkanım olur. Şu an aynı cezaevinde kalıyorum. Yaptığımız itiraza göre yakında koşullarımda değişiklik olursa seni haberdar ederim.

Kendine iyi bak kardeşim. Bütün işlerinde ve çalışmalarında huzur ve başarılar diliyorum.

Selam ve saygılarımla

Mehmet ÇAKAS         JVA –  Schulenburger Land Str. 145, 30165 Hannover

Merhaba değerli kardeşim Mehmet,

Tarihini yazmayı unuttuğun mektubunu ben 26 Mayıs’ta aldım. Çok teşekkür ederim. 6 Eylül 2023’ten 11 Nisan 2024’e kadar mahkeme sürecinde oldukça yoğun ve zor anlar yaşadığın malum. Sana/sizleri bu gereksiz, zor ve hukuk/adaletten uzak tutumlarla egemen sistemlerinin karanlıklarında boğmaya çalışanlar da, birgün kendileri için adalet/hukuk arayacaklardır.

Muhakkak hatırlarsın Saddam Hüseyin Yargılanırken savcıya,’’Bu nasıl adaletsiz bir yargılama?!’’eleştirisi/siteminde bunuyor. Bunun üzerine savcı kendisine gülerek,’’Sizi, sizin kanun/yasalarınızla yargılıyorum’’ der. Demem o ki, aktuel süreçte dünyadaki bütün egemen sistemler adaletsizlikte birbirlerini taklit etmekten hiç kaçınmıyorlar. Öyle olmazsa, bir insan, inkar edilen kimlik mücadelesini verdiği için nasıl suçlu konuma getirilip, bazı yasalarla suçlanıp, yargılanır ki? bundan dolayı bu unutulan ADALET günün birinde herkese lazım olacak.

 Bugünkü(31.5.24) haberlerde Mannheim şehrinde, üzerinde kimlik veya benzeri hiçbir evrağı olmayan bir kişi, söylemlere göre İslam eleştirmeni Michael Stürzenberg’i hedef alarak bıçakla saldırıda bulundu ve olayda 7 kişi yaralandı. Saldırının tam nedeni tespit edilmemiş olsa da insanların kendi yarattığı DİN denilen kurşunsuz silah algısı da, bu şekilde kendisi gibi olmayanı/inanmayanlar için öldürücü olabiliyor. Haberlerde hem saldırganın hem de ona müdahale eden polis memurunun komada olduğu söyleniyor. Ayrıca islam eleştirmeni olan kişiye de koruma tayin edileceği…

Bence hiçkimse bir inancın diğer inançtan üstün veya kötü olduğunu söylemesin ve iddia etmesin. Bütün dini inançları yaratan biz insanlarız ve kendi yarattığımız bir inanç düşüncesini bahane ederek, birbirimizi öldürecek kadar da canavarlaşıyoruz!!! Demem o ki, eğer insanlık camiası, bu tür uyuşturucu vari durumlardan uyanamazsa ve çılgınlıkla, karanlıklarla yüzleşemezse benzeri tutumlar bütün dünyayı yok etmeye talip görünüyor. Neden bu konuyu yazdım pek bilmesem de, içerde, dışarda yani heryerde insan bazen tesadüfen yaşamda kalabiliyor. Güvence dediğimiz yaşam gereğini, biz insanlar kendimiz ilmek ilmek yok etmeye devam ediyoruz. Dilerim sen ve sen gibiler bu karanlıklara ışık olursunuz…Ben her seferinde ölebileceğimi, öldürülebileceğimi de düşünerek sokağa çıkıyorsam, bu durum insanlığın hangi karanlıklara kendini mahkum ettiğinin kanıtıdır. Sebep ise, bilim yerine ezberletilen, herkese zarar veren bazı kamuflaj inanc gereksizlikleri(!)

Konuyu değiştirmenin gereği haykırıyor kulaklarıma😉) senin savunmana değinme zamanı. Evet, basından izledim ve yaptığın bütün değerlendirmelere her Kürt gibi ben de imza atarım. Kürt- Kürdistan inkar ve imhası 1639 Kasrı – Şirin anlaşmasıyla başlamış olsa da, 1916 Sykes – Picot ve 1923 Lozan anlaşmalarıyla egemenlerin resmi inkarını onayladı ve bu onayın inkarı bütün hızıyla devam ediyor! desem kanımca yanlış olmaz. Bu da yetmiyormuş gibi 1988’lerde Almanya’da tutuklanan 20 Kürt aktivistin hiçbir hukuk maddesine göre yargılanamayacağı anlaşılınca, o zamanki içişleri bakanı Manfred Kanther 22 Kasım 1993’te çıkardığı bir yasa ile Kürdistan İşçi Partisini ve ERNK’yi yasak örgütler listesine alarak, §§129a/129b maddesiyle Hüseyin Çelebi ve diğer siyasi aktivistleri cezalandırlar. Böylelikle bu yasak dalgası diğer Avrupa ülkelerine de yayılarak, bugünkü haliyle devam ediyor(!) o yüzden 5 saatlik savunmanı çok değerli ve yerinde buluyorum. Burada uygulanan sistemle bireyin kriminalize edilmesinin anatemelinde bir halkın inkarı ve kriminalize edilmesi yatıyor. Sen ve senin gibi bu farkındalığı görüp, anlayıp karşısında dik duranlara da, böyle kendi Anayasa/hukuklarını da ayaklar altına alarak bir tutum sergiliyorlar(!) bilmem başka bir şey söylemeye gerek var mı? Demek istediğim savunmanı takdir ediyor ve duruşunu kutluyorum.

Bu ara ben 2 haftalığına Katalonya/Barselona’da tatil yaptım. Bu izlenimleirimi belki bir dahaki mektubumda yazarım. Tek kelime ile orada huzur buldum…Ama ben döndüğümden beri özellikle Güney Almanya bölgesinde ağırlıklı olarak belki de yüzyılın yağmuru hala yağıyor…Artık yoğmur sevmemeye başladım. Herşeyin fazlası bıktırıyor…

Mektubuma şimdilik nokta bırakarak, selam, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum. Ayrıca tutukluluktan hükümlülüğe geçişinden sonra hangi Cezaevine gönderileceğini de çok merak ediyorum. Cevabını bekleyeceğim. Bir de, bu sefer mektuba fotoğraf eklemiyor ama 2 kartpostal zarfa bırakıyorum.


Kadının Kaleminden: Gül Güzel – 03.06.2024

Tags: ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑