Barış

Published on Haziran 11th, 2024

0

AYM, Barış Akademisyenleri’nin bildirisini paylaşan öğretmene verilen cezada ihlal bulmadı

Barış Akademisyenleri’nin ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız Bildirisi’ni paylaştığı için disiplin cezasına çarptırılan öğretmen G.Ş.’nin başvurusunda AYM eylemin devlet memurluğu statüsünün sağladığı itibar ve güvene aykırı olduğuna hükmetti.

Hikmet Adal – bianet

Anayasa Mahkemesi (AYM), Barış Akademisyenleri’nin ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız Bildirisi’ni sosyal medyadan paylaşan öğretmen G.Ş.’ye verilen disiplin cezasında ‘ihlal kararı’ vermedi.

G.Ş. bildiriyi paylaştıktan sonra okul idaresi öğretmen hakkında idari soruşturma başlattı. SAvunması istenen G.Ş., paylaşımının üstlendiği kamu göreviyle bir ilgisi bulunmadığını, bildirinin hükûmet politikalarının eleştirilmesine ilişkin olduğunu, bildiriyi imzalayan akademisyenlerle aynı kaygıları taşıdığından bildiriyi paylaştığını, paylaşımının ifade özgürlüğü kapsamında kaldığını söyledi.

Ancak okul yönetimi “terörle mücadeleye karşı hazırlanan bildiriye destek verdiği iddiasının sübuta erdiği” belirtilerek öğretmene Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca “hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak” suçlamasıyla kınama cezası verdi.

G.Ş. bunun üzerine disiplin cezasının iptali talebiyle idare mahkemesine başvurdu. İlk derece mahkemesi “devlet memurlarının sadakat ve tarafsızlık yükümlülüğü altında olduğunu, bu bağlamda siyasi ve ideolojik amaçlı beyan ve eylemde bulunamayacağını” belirtti.

Mahkeme “polis ve askerin PKK’ye karşı mücadelesinin katliam, kıyım ve saldırı olarak nitelendirilemeyeceğini” söyleyerek talebi reddetti.

AYM’den ifade özgürlüğü incelemesi

G.Ş. bunun üzerine “ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini” ifade ederek dosyayı AYM’ye taşıdı. AYM de 28 Mart’ta dosyayı görüştü.

Füsun Üstel olmak üzere birçok karara atıf yapan AYM, bildiride esas olarak o dönemki çatışmaların sona erdirilmesi talebinin baskın olduğunu belirtti. Devlet memurları söz konusu olduğunda görüşlerin -nihai hedefinden bağımsız olarak- dengeli ve siyaseten yansız olarak açıklanıp açıklanmadığı, kişisel tavırlar sergilenip sergilenmediği, tarafsızlıklarının güvence altında olup olmadığı hususlarının ifade özgürlüğü incelemesinde değerlendirileceğini hatırlatıp “Kamu görevlisi olan başvurucudan devletin terörle mücadele politikalarını eleştirirken daha dikkatli bir dil kullanması ve titiz davranması beklenir” dedi. Ardından da şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kamu görevlisi olarak öğretmenin de herkes gibi bir olaya ilişkin herhangi bir düşünceye sahip olması ve onu paylaşması ifade özgürlüğü kapsamında mümkündür. Ancak somut olayda görevi gereği eğitim ve öğretime ilişkin kamu hizmetinden sorumlu olan başvurucu, ülkenin belirli bir bölgesinde uzun süre devam eden vahim şiddet olaylarını yalnızca tek bir perspektiften, tereddüt barındırmayan, katı ve kesinlikle suçlayıcı bir şekilde ele alan bildiriyi takipçileri ile paylaşmıştır.

Başvurucunun herkesin erişimine açık bir hesaptan paylaştığı bildirinin içeriği dikkate alındığında paylaşımın spontane bir tepkinin sonucu olmadığı ve beraberinde birtakım riskleri getirdiği söylenebilir. Dolayısıyla başvurucunun paylaşımıyla -öğretmenlik mesleğinin etki alanı değerlendirildiğinde- başta öğrencileri olmak üzere ondan nesnel davranma beklentisi olan diğer kişilere tek yanlı, uygunsuz ve şiddetli etkiler yaratmaya elverişli fikirleri aşılama tehlikesi yarattığı kabul edilmelidir.

Anayasa Mahkemesi, başvurucunun hizmet dışında gerçekleştirdiği eylemiyle tabi olduğu devlet memurluğu statüsünün sağladığı itibar ve güvene aykırı davranarak kamu görevlisinin hakkında disiplin cezasına hükmedilmesini gerektirecek davranışlardan kaçınma yükümlülüğünün gereklerini yerine getirmediği, bu itibarla uygulanan disiplin cezasının zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiği sonucuna ulaşmıştır

Hiç şüphesiz disiplin cezaları memurların kariyerleri üzerinde bir tesir bıraktığı gibi kanunlarda yazılı hâllerde memur statüsünün sona ermesine de neden olabilir. Somut olayda ise başvurucunun eyleminin niteliği gözetildiğinde görece hafif bir disiplin cezası olan kınama cezası ile cezalandırıldığı anlaşıldığından müdahalenin orantısız olmadığı değerlendirilmiştir.”

AYM açıklanan nedenlerle öğretmen G.Ş.’nin ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğuna hükmetti. Anayasa’nın 26. maddesinin ihlal edilmediğine karar verdi.

(bianet – HA)

Tags: , ,


About the Author



Comments are closed.

Back to Top ↑